AW-11189518860 Aile Evlilik Çift Danışmanı Dr. Ekrem Çulfa Koçluk ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi 0533 3738123
İSTANBUL YAŞAMKOÇUYAŞAMKOÇU YÜKSEL KÖKSAL05354336620
yukselkoksal10@gmail.com
AYNA HASTALIĞI: DİSMORFOFOBİ
03/11/2018 Ayna hastalığı: Dismorfofobi Dismorfofobi olarak da bilinen beden dismorfik bozukluğu,
dünya çapında sıkça görülen şiddetli bir zihinsel rahatsızlıktır. Gerçekte
normal görünmelerine rağmen, çirkin olduklarına inanırlar. Bu rahatsızlığı
yaşayanlar çalışma ve sosyalleşmeyi bırakabilir, eve kapanabilir ve hatta
intiharı bile düşünebilirler. ÇİRKİN, DEFORME, İĞRENÇ BİR CANAVAR GİBİ... “Dismorfofobik bir insan, herhangi bir organının şeklini,
görünümünü kafaya takmıştır, kendini beğenmez, çirkin olduğunu düşünür. Herkes
normal olduğunu söylese de o rahatsızdır, yine de çirkin olduğunu düşünür.
Estetikçilere gitse de on defa operasyon geçirse de görünümünden memnun
değildir. Günlük meselelerin ortasında, sohbetler sırasında, masada otururken,
okurken; aslında her yerde ve günün her saatinde, çirkinlik korkusu ile
gerçekten mutsuz olan kişidir. Hafif bir fiziksel anormallik varsa, kişinin kaygısı aşırı
boyutlara ulaşır. Bu kaygı, sosyal, mesleki veya diğer önemli alanlarda klinik
olarak önemli derecede sıkıntı veya işlev bozukluklarına neden olur. Dismorfofobik kişiler, algılanan görünüm kusurunun asgari
olması veya herhangi bir görünüm kusuru olmaması durumunda bile, nasıl
göründükleri konusunda yanlış düşünürler. Kendilerini çirkin veya deforme,
hatta iğrenç bir canavar gibi görüyor olabilirler. Endişeler genellikle yüze
veya kafaya odaklanır. Görünüş kaygısını kontrol etmek veya bu kaygıya direnmek
zordur. Bu bireyin hayatından ortalama günde 3 – 8 saat çalar. Bu kaygılar
genellikle reddedilme korkusu ve düşük benlik saygısı, utanç, değersizlik ve
sevimsiz olma duyguları ile ilişkilendirilir. Buna ek olarak, çoğu hasta, başkalarının onların sahip
olduğu kusura bakarak, söz konusu kusur hakkında konuşarak ya da alay ederek,
kendisini çirkin buldukları algısına sahiptir. GÜNDE BİR KAÇ SAAT SÜRER Çoğu hasta, tekrarlayan kompülsif davranışlar sergiler.
Yaygın davranışlar arasında ayna kontrolü, başkalarıyla karşılaştırma, aşırı
bakım (makyaj, saç şekillendirme), kamuflaj (şapka, giysi veya makyaj), sık
giysi değiştirme, güvence arama, deri soyma ve diyet yapma vardır. Bu
davranışlar günde bir kaç saat sürer ve kontrol etmesi zordur. Mesela, tamamen ince olduğu halde, yarım beden daha
zayıflamam lazım diyerek sürekli arayış içinde olabilir. Burnunun şeklini,
başkalarının burnuyla kıyaslaması saatler sürebilir. Çenesi ile uğraşabilir... ERKEN ERGENLİK ÇAĞINDA BAŞLAR Çocukluk çağında da temelleri oluşabilmekle birlikte
dismorfofobi genellikle erken ergenlik çağında, ergenlik sorunlarıyla birlikte
kendini gösterebilir. Ergenlikte genellikle kişilerin kendi görünümleriyle
fazla ilgilenmeleri, bir sivilceyi, burnunu ya da bir başka fiziksel unsuru
çirkin bulmaları, bunu aşırı önemsemeleri çokça rastlanan bir durum dönemsel
bir özelliktir. Bununla birlikte beğenilme, önemsenme, kabul görme konusunda
aşırı sorun yaşayanlar, benlik saygısı ve güven problemi yaşayanlarda bu
sorunun fiziksel bir unsurla bağdaştırılmasıyla birlikte ergenlik dönemi geçse
dahi söz konusu fiziksel kusur algısı kalıcı olabilir, bu takıntı haline
gelebilir. Ergenlik çağında bu duruma dikkat etmek, bu dönemde sorunun
aslında fizikselden çok psikolojik olduğunu tesbit etmek, kişinin yetişkinlikte
dismorfofobiden muzdarip olmasının önüne geçebilir. ESTETİKÇİDEN ÖNCE RUH DOKTORUNA GİDİN Estetik cerhhaninin oldukça yaygınlaştığı ve estetik
operasyonların giderek daha normal kabul edildiği günümüzde dismorfofobi tanısı
koymak zor olabilir, çünkü birçok hasta, basitçe daha düzgün bir görünüm için
estetiğe müracaat ediyor havasındadır. Endişelerinin boşa çıkarılmasından
korkarak semptomlarını söylemekten çekinirler. Fakat estetik hekimleri bunlara
en uygun operasyonu gerçekleştirse bile, asla mutlu olmaz ve şikayete devam
ederler, bunun üzerine genellikle psikiyatra/psikoloğa yönlendirilirler. • Rahatsız
olduğunuz fiziksel durumu sürekli düşünüyor, hep başkalarıyla kıyaslıyor ve
mutsuz mu oluyorsunuz? • • Beğenilmediğiniz,
çok çirkin göründüğünüz düşüncesi sürekli tekrarlayan düşüncelere mi dönüşmüş
durumda? • • Herkesin sizin o
çirkin bulduğunuz organınızı görüp, ona dikkat ettiğini ve sizi o görünümden
dolayı çok çirkin bulduğunu mu düşünüyorsunuz? • • Görünüşünüzü ya
da bir uzvunuzu sürekli gizleme eğiliminde misiniz, insanlar görecek diye
iletişim kurmaktan hep kaçınıyor musunuz? • • Görünüşünüzle
ilgili bu endişenizin, hayatınız üzerinde etkisi var mı? Eğer varsa: Sosyal
hayatınızı, okul çalışmanızı, iş hayatınızı, veya hayatınızın diğer yönlerini
önemli ölçüde olumsuz etkiledi mi? Görünümünüzden herhangi bir şekilde endişe duyuyorsanız ve
sürekli zihniniz bu endişeyle meşgulse ve oldukça uzun zamandır bu endişlere
sahipseniz; bu durumlara benzer özelliklere sahip olanların bir estetikçiden
önce bir ruh sağlığı profesyoneline ihtiyacı vardır, çünkü sorun psikolojiktir.
Düzeltilmesi gereken bir organa en iyi estetik müdahale yapılsa bile, sorun devam
edebilecektir. TEDAVİSİ VAR MI? Dismorfofobik bireylerin sınırlı sayıda arkadaşı olabilir ya
da hiç arkadaşı olmayabilir ve ilişkiden ve diğer sosyal etkileşimlerden uzak
dururlar. Alışılmadık derecede yüksek stres yaşarlar ve yaşam kaliteleri
belirgin derecede düşüktür. Çoğu hasta da akademik, mesleki kariyerlerinde veya rol
işlevlerinde bozukluklar gösterir. Yukarıdaki kriterlerin birkaç tanesini
taşıyan birinin estetikçiden evvel, bir psikoloğa ihtiyacı olduğunu kabul
etmesi gerekiyor. Dismorfofobik hastaların çoğunluğu, cerrahi tedavi istemekte
diretiyor. Umutsuzluk içinde olan bazıları kendi ameliyatlarını bile yapma
girişiminde bulunabiliyor (örneğin zımba teli ile yüz gerdirme girişiminde
bulunmak gibi). Vasıfsız kişilere merdiven altı sözde estetikçilere müracaat
edebiliyor. Tedavi şekillerinden memnun olmayan bazı hastalar intihar riskine
kadar yüksek düzeyde psikolojik sorunlar yaşayabiliyor ya da doktora karşı
şiddet gösterebiliyor. Genellikle kişinin yaşadığı sorunun psikolojik arka planına bağlı
olarak tedavisi uzun ya da kısa sürebiliyor. Uzmanın uygun görmesine bağlı
olarak ilaç tedavisi ve eşlik eden psikoterapiler belli bir süreçte kişilerin
huzuru bulmasını sağlayabilmekte. Bilişsel davranışçı terapi ve buna eşlik eden hipnoterapi
desteği bu tür hastalara ciddi faydalar sağlayabilmektedir. Tedavi sürecinin
bir estetik müdahaleden önce psikolojik zeminde gerçekleşmesi şarttır ve
psikolojik tedavide, iyileşme şansı her zaman yüksektir. Yukarıda ki
bilgilendirme yazısına ilaveten eklemek isterim ki, negatif bilinçaltı
kayıtları, erken yaşta ki travmalar, bu gibi algısal rahatsızlıkların sebebi
olabilmektedir. Bireyin, kendilik
algısının çözümleneceği bilinçaltı terapilerini uyguladıktan sonra, farkındalık
temelli psikoterapi ve kişinin yeniden yapılandırılması için koçluk çalışmaları
uygulanmalıdır. Burada ki temel
dinamik, bilinçaltı kayıtlarına ulaşılması ve kendilik algısının farkındalığını
kişiye fark ettirebilmektir. Bu farkındalık, algısal değişimi
gerçekleştirmektedir. Sonrasında, bilişsel davranışçı yaklaşımlar ile bireye
yeni bir düşünce şekli ve farklı bir bakış açısı kazandırılmalıdır. Bu konuda ve her
konuda ruhsal ve koçluk desteği almak için 05354336620 den Whatzap üzerinden
bize ulaşabilir, sorularınızı iletebilirsiniz. Kendinizle barışık
nice güzel günlere sevgiyle kalınız. Yüksel Köksal Bilinçaltı
Treapisti & Aile Danışmanı |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ANNELİK VE CİNSELLİK İKİLEMİNDE YANLIŞ BİLİNEN KONULAR - 31/03/2019 |
Anne olmak isteyen kadınlar farklı nedenlerle doğal ilişki içinde çocuk sahibi olamayabilirler. |
CİNSELLİK KADINLARIN ANLAM DÜNYALARINDA FARKLI BİR KÖŞEYE OTURUR - 31/03/2019 |
Kadınlar cinselliği ilişkisel olarak hem sevgi ve şefkatin hem de arzunun içinde olduğu bir bütün olarak yaşamaya eğilimlidirler. |
Bir Psikologun Yazdığı Mektuptan İlişkiler Üzerine 16 Kıymetli Tavsiye - 22/03/2019 |
Psikolog Gerald Rogers zor bir boşanma geçirdikten sonra Facebook arkadaşları ve takipçileri için bir açık mektup yazmış. |
Pedagojide güvenli bağlanma nedir? - 22/02/2019 |
Çocukların kimliklerini oluşturabilmesi, benliklerini tanıyabilmesi ve karakterini zarara uğratacak tehlikelerden korunabilmesi için en önemli yapı güvenli bağlanma köprüsüdür. |
HAYATINIZIN AŞKINI BULAMAMANIZIN ALTINDA YATAN 5 SEBEP - 04/01/2019 |
Hayatınızın Aşkı Diye Bir Şey Aslında Hiç Yoktur |
BAŞARIYI HEDEFLEYEN ÖĞRENCİLERİMİZE ARMAĞANIMIZDIR - 25/01/2018 |
Bu gün karneler alındı ve sen çok çalışmana rağmen hala istediğin başarıya ulaşamadığını mı düşünüyorsun? Seni bekleyen sınavlar gözünü korkutuyor ve kaygılandırıyor mu? |
HAKİKAT İLE KARŞILAŞMAYA HAZIR MIYIM? - 25/01/2018 |
Acaba herkes farkındalık sağlayan bir koçluk sürecinden yarar sağlayabilir mi?Şöyle diyelim: Faydalanmak isteyen herkesin işine yarayabilir.Peki, neden birisi faydalanmak istemesin ki? |
EN VERİMLİ SÖMESTR PLANI NASIL OLMALI? - 25/01/2018 |
Yarıyıl tatili öğrenciler için genellikle dinlenme, eğlenme, televizyon ve bilgisayar başında zaman geçirme olarak düşünülse de bu dönem yeni eğitim dönemine hazırlanmak ve geçmiş dönemi gözden geçirmek için çok önemli bir fırsat. |
VERİMLİ DERS NASIL ÇALIŞILIR? - 25/01/2018 |
Etkili çalışmak; zamanı, belirlenmiş amaçlar ve saptanmış incelikler doğrultusunda programlı olarak kullanmaktır. |
Devamı |